Dua / 2018 Ağustos

Aug 7, 2018 · 5m 3s
Dua / 2018 Ağustos
Description

Şehrin en kalabalîk caddesinde koştururcasîna ilerliyorduk. İnsanlar, iş çîkîşî evlerine dönüyorlardî. Bu hîzlî akîş gözlerimi yoruyor, karîşan çizgiler birbirine ekleniyordu. Yolun neresinde olduğumuzu, çevredeki binalardan anlîyordum. Akşam, şehrin ufkunu kîzîla...

show more
Şehrin en kalabalîk caddesinde koştururcasîna
ilerliyorduk. İnsanlar,
iş çîkîşî evlerine dönüyorlardî. Bu
hîzlî akîş gözlerimi yoruyor, karîşan
çizgiler birbirine ekleniyordu. Yolun neresinde
olduğumuzu, çevredeki binalardan anlîyordum.
Akşam, şehrin ufkunu kîzîla çevirirken
dolmuşu kaçîracak olmanîn telâşîyla ilerliyorduk.
Hîzlî adîmlarîmîz, yüzümüzün kîzarîklîğî,
kaşlarîmîzîn kîvrîmlarî telâşîmîzî ele veriyordu.
Cadde uzun ve kalabalîk; vakit dar… Bir
türlü dolmuş durağîna varamamîştîk. Hepsi
bizi bekliyormuş gibi yoldan birçok insan geçti,
fakat bir sima dikkatimizi çekti. Tülbendinde
Anadolu’mun nakîşlarî, elinde sesine eşlik eden
titremesi… Burnunun kîvrîmlarî, büyüyen küçülen
gözleriyle âdeta anacîğîm gibi bir teyze
belirdi yanîmîzda. Ne zaman fark ettim bu kadar
detayî, bilemedim. Birkaç adîm bizimle birlikte
yürüdü, durmayacağîmîzî anlamîş gibi attî
kendini önümüze. Gitti geldi gözleri gözlerime
ve şöyle dedi: “Allah size belâ, musibet vermeye.
Çoluğunuz çocuğunuzla şâd olasîz. Daim
bahtiyar olasîz.” Kelimeler sanki tepe oldu, aşamadîm.
Yol durdu, sokak durdu… Dua büyüdü
gönlümde. Yanîmdaki öğrencilerim de durdu.
Bu teyze sadaka istiyordu bizden. Ö kadar içten,
o kadar bizden.
“Bu Tacik teyze Türkçe dua etti. Gönlünüzden
ne koparsa verin teyzeye.” “Hocam dolmuşu
kaçîracağîz.” “Bîrak evlâdîm şimdi dolmuşu.”-
Zihnimde birkaç gün önce öğrencilere sadaka
ile ilgili söylediklerim. Önca sözün üstüne, dediğini
yapmamak korkuttu; durdurdu yolun ortasînda
beni. Teyzenin elleri titriyordu. Yüzüne
tam bakamadîm. Verdik gönlümüzden geldiğince.
Yol yeniden hareketlendi, arabalar ve insanlar
yürümeye, sesler tekrar duyulmaya başladî.
Durağa geldiğimizde dolmuş kalkmîştî. Ön beş
dakika sonra diğer dolmuş gelecekti. Bir önceki
dolmuşu arzulamamîzîn sebebi daha geniş olmasîydî.
“Kîsmet böyleymiş” deyip bir sonraki
dolmuşa bindik.Kalabalîk kaybolmuş, şehir gürültüsüyle
geride kalmîştî. Teyze ve duasî kalmîştî
o tablodan zihnimde. Şehir görünmez olmuştu.
Yolun az ilerisinde bir kalabalîk gördüm.
Az sonra ne olduğunu daha net görmeye başlamîştîm.
Yolun kenarînda bir dolmuş, üzerinde
devrilen bir kamyon sebebiyle âdeta katlanmîş
kâğît gibi olmuştu. Dikkatlice bakînca onun kaçîrdîğîmîz
dolmuş olduğunu anladîm. “Hocam,
bu bizim kaçîrdîğîmîz dolmuş.” “Hocam, iyi ki
kaçîrmîşîz dolmuşu.”Bizi durduran teyzeyi düşündüm
bir an; yüzünün kîvrîmlarînî, tülbendinin
nakîşlarînî, titreyen ellerine eşlik eden
duasînî: “Allah size belâ, musibet vermeye. Çoluğunuz
çocuğunuzla şâd olasîz. Daim bahtiyar
olasîz.”
show less
Information
Author Çağlayan Dergisi
Organization Çağlayan Dergisi
Website -
Tags

Looks like you don't have any active episode

Browse Spreaker Catalogue to discover great new content

Current

Podcast Cover

Looks like you don't have any episodes in your queue

Browse Spreaker Catalogue to discover great new content

Next Up

Episode Cover Episode Cover

It's so quiet here...

Time to discover new episodes!

Discover
Your Library
Search