Settings
Light Theme
Dark Theme

Arapçanın Kuranı Dili Olması / 2019 Şubat

Arapçanın Kuranı Dili Olması / 2019 Şubat
Feb 5, 2019 · 13m 1s

İlâhî Kelâma son beşerî dil olarak seçilen Arapçanın ilk filolojik hare ketlerini, Kur’ân’ın doğru okunup öğretilmesine gösterilen titizlik başlatmış ve onu şu üç açıdan müspet mânâda etkilemiştir: 1- Kur’an en...

show more
İlâhî Kelâma son beşerî dil olarak seçilen Arapçanın
ilk filolojik hare ketlerini, Kur’ân’ın doğru okunup
öğretilmesine gösterilen titizlik başlatmış ve
onu şu üç açıdan müspet mânâda etkilemiştir:
1- Kur’an en başta Arapçanın yazıya geçirilmesini
sağlamış, tek lehçe etrafında toplayarak
birliğini kurup perçinlemiş, resmî dil haline
getirmiş, fesahat ve belagat konusunda ona
örnek, kaynak ve delil kabul edilmiştir. Apaçık
(mübîn) dili sâyesinde müşterek ve fasih bir
edebiyat dili, değişip bozulmadan varlığını sürdürmektedir.
2- Kur’ân birçok Arapça kelimeyi mânâ bakımından
geliştirmiş, ayrıca kelime dağarcığına
çok sayıda yeni kelimeler kazandırmıştır.
3- Arapça, Kur’ân sayesinde onun götürülebildiği
her yere yayılıp yerleşmiş ve bunu hâlâ
sürdürmektedir. Öyleyse Kur’ân-ı Kerîm Arapçanın
varlık sebebi ve kıyamete kadar sapasağlam
bir şekilde hayatını sürdürmesini garanti
edecek yegâne desteğidir.10
İnen ayetleri taşıyan dil, artık ‘Kur’ân dili’
olmuştur. Bu dil, onu kullanan açısından erişilmez
bir özellik kazanmıştır.11 Çünkü bu dili
bütün incelik ve sırlarıyla yerinde kullanan
her şeyin yaratıcısı ve her şeyi bilen Allah’tır.
Kur’ân’ın, i’caz ve belagati yönüyle, nazil olduğu
günden bu yana, muarızlarını bir benzerini
yapmaya çağırması12 ve arkasından bunu imkânsız
olduğunu vurgulaması’13 hususunu bu
çerçevede değerlendirmek gerekir.
Dilin kullanıcısının yüce Yaratıcı olması sebebiyledir
ki Kur’ân, getirdiği esaslarla, sıradan
herhangi bir bedevinin anlayışını gözetirken,
edebiyat ve şiirde dahi sayılan ve ufku olabildiğince
geniş bir edip, bir şairi de ihmal etmemiştir.
Ve yine bu sebepledir ki bir kelamcı, hukukçu,
dilbilimci veya idareci, müracaat ettiğinde,
kendi sahasına ait incelikleri rahatlıkla onda bulabilmiştir.
Hâlbuki kelam, hukuk veya edebiyat
dili, birbirinden farklıdır. Kur’ân bunların tümüne
aynı anda, inceliklerine varıncaya kadar, hem
de kaide ve prensiplerine halel getirmeden dikkat
göstermiştir. Gerek kelam ve hukuk, gerekse
edebiyat ve tarih ekolleri ve bunların müdakkik
temsilcileri, Kur’ân’ı birer kaynak kabul edip pek
çok eser meydana getirmişlerdir.14
Arapça, tarihî süreç içinde, Allah’ın hususî lütfuna
mazhar olarak, evrensel vahyin (Kur’ân’ın)
dili olmaya layık bir kıvam elde etmiştir.
“Melikin atiyyelerini ancak matiyyeleri taşır”
sözünün ifade ettiği gerçek, bu dil için de
düşünülebilir. Zira nüzul öncesi gelmiş olduğu
seviye itibariyle Arapça, kelimelerinin muhtelif
anlamları ihtiva edecek kabiliyeti, az sözle çok
mânâyı ifade edebilecek şekilde veciz üslubu,
mecaz ve hakikati, delâlet ve mazmunu, sarih
ve işarî mânâları yansıtabilecek şekilde incelikleri
barındıran eşsiz yapısı gibi hususiyetleriyle
İlahi mesajları taşımaya (matiyye olmaya) açık
bir derinliğe ulaşmıştır.
Araplar gibi Arapça da gerçek değerini,
yüksekler yükseğinden insanlığın ufkuna inen
yüce Kur’ân’la kazanmıştır.
show less
Information
Author Çağlayan Dergisi
Website -
Tags

Looks like you don't have any active episode

Browse Spreaker Catalogue to discover great new content

Current

Looks like you don't have any episodes in your queue

Browse Spreaker Catalogue to discover great new content

Next Up

Episode Cover Episode Cover

It's so quiet here...

Time to discover new episodes!

Discover
Your Library
Search