00:00
09:29
Bilim ve teknolojide sürekli yeni gelişmelere
şahit oluyoruz. İnsanların yeni şeyler keşfedip
öğrenebilmesi ve etkileşime girebilmesi
maksadıyla bilgisayar teknolojileriyle üç boyutlu
ortamların oluşturulması anlamına gelen
Sanal gerçeklik (SG) de uzun bir süredir hayatımızın
farklı sahalarında istifade edilen bir
uygulamadır. Sanal gerçeklik, hakikatte dokunamadığımız,
göremediğimiz ya da duyamadığımız
bazı nesneleri, duyularımızın gerçekmiş
gibi algılamasıdır. Farklı ortamların simülasyonunu
oluşturmak maksadıyla mühendislik,
tasarım ve bilgisayar sistemlerinin ortak bir
çalışmasıdır. Sanal gerçeklikte, kullanıcılar,
maddî değil zihnî bir dünyada deney yapabilirler.
“Sanal gerçeklik, insanları değiştirilmiş
ortamlara ve süreçlere davet eder, yeni tecrübelere
ve hayal gücünü geliştirmeye vesile olur,
böylece araştırma ve eğitime katkı sağlar” (Meinhold,
2013).
Sanal gerçeklik 19. yüzyılda ortaya atılan
fikirlere dayalı olarak geliştirilmiş olsa da ancak
son zamanlarda geniş kitlelerin ilgisini çekecek
bir duruma geldi. Kulaklıklar, çok yönlü
koşu bantları ve özel eldivenler gibi farklı cihazlar,
insan duyularını uyandırmada ve etkileşimde
bulunmada kullanılmaktadır (Pinho,
2004). Sanal gerçeklik günümüz dünyasında
mimari, tıp, mühendislik, eğlence, spor ve sanat
gibi birçok alanda uygulanmaktadır.
Sanal gerçeklik, eğitime hayatî bir katkı
sağlayabilir. SG teknolojileri halen geliştirilme
safhasında olsa da birçok uzman, bu tür uygulamaların
eğitime muhtemel faydalarının
farkındadır. Günümüzde birçok öğretmen, öğrencileri
sınıfta meşgul etmek için mücadele
ediyor. Sanal gerçeklik çocukları faydalı bir şekilde
daha çok meşgul edebilir ve ders konularını
daha iyi anlamalarına yardımcı olabilir.
SG, sınıflarda henüz yaygınlaşmadı. Samsung
Electronics America tarafından yapılan bir ankete
göre, öğretmenlerin yaklaşık %2’si sınıfta
sanal gerçeklik teknolojisi kullanıyor. Öğretmenler,
sanal gerçekliğin, öğrencileri meşgul
ve motive edebilecek bir araç olduğuna inandıklarını
ifade ediyor.
Günümüzde öğrenciler dijital teknolojilere
yaygın bir şekilde maruz kalmaktadır. Teknolojiye
olan bu âşinalık, öğrencilerinin öğrenme
tarzında da değişimlere sebep olmaktadır. Artık
öğrenciler, eğitimlerinde SG ve diğer yeni
teknolojileri kullanmaya hazır konumdadırlar.
Sanal gerçekliğin en etkili olabileceği alanlardan
biri “tecrübî öğrenme”dir. Bu öğrenme
tarzında, öğrenciler; bilgi birikimi ve mefhumlarla
düşünebilme yeteneklerini, gerçek dünya
sorunlarının çözümünde kullanabilmekte ve
öğretmenler de öğrenmeyi yönlendirip kolaylaştırmaktadır
(Wurdinger & Carlson, 2010).
Tecrübî öğrenme ile ilgili her türlü etkinlik,
ihtiyaç duyulan konuların tesirli bir şekilde
işlenmesine yardımcı olmakla kalmaz, aynı zamanda
öğrencilerin öğrenme motivasyonunu
da artırır. Austin’deki Texas Üniversitesi’nde
yapılan araştırmalara göre, tecrübî öğrenme,
öğrencilerin bağımsız bir şekilde öğrenmesine
katkı sağlamakta, öğrenmeyi derinleştirmekte
ve öğrencilerin yeni beceriler geliştirip bunları
uygulamasına yardımcı olmaktadır.
Sanal Gerçeklik Topluluğu’na göre, sanal
gerçekliğin sınıfta kullanılmasının birden fazla
faydası vardır: daha aktif bir öğrenme deneyimi,
öğrencilerin aynı anda bilgi ve becerilerini
geliştirmelerine yardımcı olan bir ortam, daha
derin bir konsantrasyon ve karmaşık teori ve
kavramların daha iyi anlaşılması. SG, her türlü
öğrenme stili için uygundur. Farklı hislere hitap
etmesi, akılda tutmayı kolaylaştırır. Derek
Hughes’un ifade ettiği gibi, “Dijital nesil, sıra
dışı ve ilgi çekici faaliyetler yapabilmekte, zengin
bilgi kaynaklarına erişebilmekte ve daha
dinamik bir çevrede yaşamaktadır.”
Bilim ve teknolojide sürekli yeni gelişmelere şahit oluyoruz. İnsanların yeni şeyler keşfedip öğrenebilmesi ve etkileşime girebilmesi maksadıyla bilgisayar teknolojileriyle üç boyutlu ortamların oluşturulması anlamına gelen Sanal gerçeklik (SG) de uzun bir süredir hayatımızın farklı sahalarında istifade edilen bir uygulamadır. Sanal gerçeklik, hakikatte dokunamadığımız, göremediğimiz ya da duyamadığımız bazı nesneleri, duyularımızın gerçekmiş gibi algılamasıdır. Farklı ortamların simülasyonunu oluşturmak maksadıyla mühendislik, tasarım ve bilgisayar sistemlerinin ortak bir çalışmasıdır. Sanal gerçeklikte, kullanıcılar, maddî değil zihnî bir dünyada deney yapabilirler. “Sanal gerçeklik, insanları değiştirilmiş ortamlara ve süreçlere davet eder, yeni tecrübelere ve hayal gücünü geliştirmeye vesile olur, böylece araştırma ve eğitime katkı sağlar” (Meinhold, 2013). Sanal gerçeklik 19. yüzyılda ortaya atılan fikirlere dayalı olarak geliştirilmiş olsa da ancak son zamanlarda geniş kitlelerin ilgisini çekecek bir duruma geldi. Kulaklıklar, çok yönlü koşu bantları ve özel eldivenler gibi farklı cihazlar, insan duyularını uyandırmada ve etkileşimde bulunmada kullanılmaktadır (Pinho, 2004). Sanal gerçeklik günümüz dünyasında mimari, tıp, mühendislik, eğlence, spor ve sanat gibi birçok alanda uygulanmaktadır. Sanal gerçeklik, eğitime hayatî bir katkı sağlayabilir. SG teknolojileri halen geliştirilme safhasında olsa da birçok uzman, bu tür uygulamaların eğitime muhtemel faydalarının farkındadır. Günümüzde birçok öğretmen, öğrencileri sınıfta meşgul etmek için mücadele ediyor. Sanal gerçeklik çocukları faydalı bir şekilde daha çok meşgul edebilir ve ders konularını daha iyi anlamalarına yardımcı olabilir. SG, sınıflarda henüz yaygınlaşmadı. Samsung Electronics America tarafından yapılan bir ankete göre, öğretmenlerin yaklaşık %2’si sınıfta sanal gerçeklik teknolojisi kullanıyor. Öğretmenler, sanal gerçekliğin, öğrencileri meşgul ve motive edebilecek bir araç olduğuna inandıklarını ifade ediyor. Günümüzde öğrenciler dijital teknolojilere yaygın bir şekilde maruz kalmaktadır. Teknolojiye olan bu âşinalık, öğrencilerinin öğrenme tarzında da değişimlere sebep olmaktadır. Artık öğrenciler, eğitimlerinde SG ve diğer yeni teknolojileri kullanmaya hazır konumdadırlar. Sanal gerçekliğin en etkili olabileceği alanlardan biri “tecrübî öğrenme”dir. Bu öğrenme tarzında, öğrenciler; bilgi birikimi ve mefhumlarla düşünebilme yeteneklerini, gerçek dünya sorunlarının çözümünde kullanabilmekte ve öğretmenler de öğrenmeyi yönlendirip kolaylaştırmaktadır (Wurdinger & Carlson, 2010). Tecrübî öğrenme ile ilgili her türlü etkinlik, ihtiyaç duyulan konuların tesirli bir şekilde işlenmesine yardımcı olmakla kalmaz, aynı zamanda öğrencilerin öğrenme motivasyonunu da artırır. Austin’deki Texas Üniversitesi’nde yapılan araştırmalara göre, tecrübî öğrenme, öğrencilerin bağımsız bir şekilde öğrenmesine katkı sağlamakta, öğrenmeyi derinleştirmekte ve öğrencilerin yeni beceriler geliştirip bunları uygulamasına yardımcı olmaktadır. Sanal Gerçeklik Topluluğu’na göre, sanal gerçekliğin sınıfta kullanılmasının birden fazla faydası vardır: daha aktif bir öğrenme deneyimi, öğrencilerin aynı anda bilgi ve becerilerini geliştirmelerine yardımcı olan bir ortam, daha derin bir konsantrasyon ve karmaşık teori ve kavramların daha iyi anlaşılması. SG, her türlü öğrenme stili için uygundur. Farklı hislere hitap etmesi, akılda tutmayı kolaylaştırır. Derek Hughes’un ifade ettiği gibi, “Dijital nesil, sıra dışı ve ilgi çekici faaliyetler yapabilmekte, zengin bilgi kaynaklarına erişebilmekte ve daha dinamik bir çevrede yaşamaktadır.” read more read less

5 years ago #egitim, #gerçeklik, #sanal, #teknoloji